Hukukçu Gözüyle Yazılar

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN HAK EKSENLİ YORUMU

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan bir sempozyumda yaptığı konuşmada, hak eksenli yorumun mahkemece benimsendiğini ifade etmiştir. Başkana göre bireysel başvurunun uygulanmasına başlanması ile bu yorum şekli benimsenmiştir. Hak eksenlilik; temel hak ve özgürlüklerin korunmasında diğer toplumsal ve siyasal faydalar karşısında öncelik tanıyan, hak ve özgürlüğü esas, sınırlamayı istisna olarak kabul eden, özgürlükler lehine yorumu gerektiren bir yaklaşımı ifade etmektedir. Anayasal hükümler hak eksenli yorumlandıkları takdirde işlevlerini tam olarak yerine getirebilir, kamu gücü kullananların anayasal hükümleri özgürlükler lehine yorumlamalarını sağlar. Hak eksenli yaklaşım, anayasal hükümlerin hukukun üstünlüğü ilkesi ışığında yorumlanmasını gerektirir. Anayasa Mahkemesi hukuk devletinin Anayasa’nın tüm maddelerinin yorumlanması ve uygulanmasında zorunlu olan bir ilke olduğunu belirtmiştir.

2010 yılındaki Anayasa değişikliğiyle bireysel başvurunun kabulü ile Anayasa Mahkemesi başkanına göre değişen yaklaşım; Anayasa’nın, yaşayan hukuk sistemini yönlendiren her türlü kamusal tasarrufta gözetilmesi gereken hukuki bir belge olmasını sağlamıştır. Anayasa Mahkemesi 2022 tarihindeki bir kararında, askeri yükseköğretim kurumlarından devredilen öğretim görevlileri için daha düşük ek gösterge rakamı uygulamasını, mülkiyet temelinde ayrımcılık yasağının ihlali olarak görmüştür. Bir diğer kararında hak arama hürriyetini güvence altına alan Anayasa’nın 36. maddesini hükmün denetlenmesini talep etme hakkını da kapsayacak şekilde yorumlamıştır.

Anayasa Mahkemesi 2022/73 Esas, 2022/149 Karar sayılı, 30.11.2022 tarihli kararında Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesinin hukuksal durumu aynı olanlar için söz konusu olduğunu kabul etmeye devam etmiştir. Mahkemeye göre bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacının aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulayarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez. Farklı muamelenin, öngörülen objektif amaç ile orantılı olmasını gerektirmektedir.

Anayasa Mahkemesi 2014/353 sayılı bireysel başvurumuzda; banka promosyonları konulu Başbakanlık genelgesinin emeklileri de kapsaması gerekirken, sadece kamu görevlilerini kapsaması nedeniyle hukuka aykırı olduğundan bahisle açtığımız davayı incelemiş, yukarıdaki kanun önünde eşitlik yorumu ile davayı kabul edilemez bulmuştur. Mahkemeye göre; Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlükler konu bakımından yetkisindedir. Hak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamında yer alması ayrıca başvurucunun ihlal iddiasına temel alınan hakkın kapsamına giren korunmaya değer bir menfaatinin bulunması gerekir. Bunun Anayasa’nın 35. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı kapsamında bir menfaate sahip olmak için, alacak haklarında; yetkili bir mahkeme hükmü, idari karar, hakem kararı gibi bir işlemle yeterli derecede icra edilebilir kılınmış olmalıdır. Meşru bir beklentide bunlarla bağlantılı olabilirse de; bu dahi bir kanun hükmü, yargısal içtihat veya ayni menfaatle ilgili hukuki bir işleme dayalıdır. Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı, bağımsız nitelikte koruma işlevine sahip olmadığından temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını, korunmasını ve başvuru yollarının güvence altına alınmasını esas alan tamamlayıcı nitelikteki haklardandır. Bu yoruma rağmen, yürütme organı promosyon konusunu emekli lehine çözümlemiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4925 esas ve 2022/5891 karar no’lu değerlendirmesinde; İş Kanunu’nun 5. maddesinin ilk fıkrasında ayrım yasağı getirdiğini Anayasa’nın 10. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, eşit davranma ilkesinin tüm hukuk alanında geçerli olduğunu objektif bir neden olmadıkça farklı davranılmayacağını, bu bakımdan yönetim hakkının sınırlandırıldığını, her durumda mutlak bir eşit davranma borcunun düzenlenmediğini kabul ederek Anayasa Mahkemesi yorumuna uymuştur.

Hak eksenli yorum öncelikle eylemli eşitliği kabul etmeyi gerektirir. Bu kabul edilmediği takdirde mahkemelerimiz eşitlik hakkını dar alanda yorumlayıp, hak ihlaline müsaade etmeye devam edeceklerdir. Özellikle emeklilerimiz için derneğimiz tüm hukuki mücadelelerde, İnsan Hakları Mahkemesi de dahil bu dar yorumda kalmak hak ihlallerine yol açmaktadır. Umarız Anayasa Mahkemesi hak temelli yorumuyla bu konuya çözüm üretir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir