Tarihçemiz

TÜED Tarihinden Sayfalar-38

5. OLAĞAN GENEL KURUL’DAN AKILDA KALACAK NOTLAR (3)

TÜRKİYE İŞÇİ EMEKLİLERİ CEMİYETİ GENEL BAŞKANI SADİ HEPER’İN 3 HAZİRAN 1981 TARİHLİ 5. BÜYÜK KONGREYİ AÇIŞ KONUŞMASI:

Saygıdeğer Misafirlerimiz, Kadirşinas Türk Basınının mümtaz temsilcileri, Asil Türk İşçi Emeklisinin güzide mümesilleri, Türkiye İşçi Emeklileri Cemiyetinin 5. Büyük Kongresini yüksek huzurlarınızda açıyorum. Her zaman olduğu gibi bu toplantımıza da göstermiş olduğunuz yakın alaka dolayısıyla şahsım ve Cemiyet teşkilatımız adına teşekkürlerimizi sunuyor, hepinize hoş
geldiniz diyorum.

Saygıdeğer Misafirlerimiz; 10 yılı aşkın bir zamandan beri süregelen cemiyet çalışmalarında hiçbir siyasi amaca, ideolojik hareketlere yönelmeyerek, doğru bildiği yoldan şaşmayan, temsil ettiği toplumun vakar ve olgunluğuna yaraşır bir tutumla, işçi emeklisinin hak ve menfaatlerinin korunması ve kollanması yolunda sürdürülen çalışmalardaki iyi münasebet, seviyeli mücadele ve görev şuurunu değişmeyen prensip olarak kabul eden cemiyetimizin daima ilgi, takdir ve teveccühlerinize mazhar olması, yegane iftihar kaynağımız ve topluma hizmet yolunda sarsılmayan manevi
desteğimizdir.

Muhterem Delegelerimiz; Elimizde olmayan sebeplerle geciktirilen ve 2,5 yıla yaklaşan bu çalışma dönemimizde, sizlere yasal imkanlar sağlayamamış ve özellikle 2167 sayılı kanundan doğan
mağduriyet ve ayrıcalıkları giderememiş isek, bunun suçlusunu cemiyetimiz içerisinde aramayınız ve geleceğin ümitsizliğine de kapılmayınız.

Faaliyet raporumuzda da etraflıca izah edildiği gibi, geçen faaliyet dönemimiz süresince cemiyetimizi haklı meselelerinize çözüm getirebilmesi için nasıl azami gayret içerisinde çalışmış ve efendice mücadelesini sürdürmüş ise, içinde bulunduğumuz şu olağanüstü dönemde de aynı ruh, aynı inanç ve aynı azimle meselelerinize sahip çıkmış, 01.03.1981 tarihinde yürürlüğe konulan, fakat işçi emeklisi için tatminkar olmadığı kanaatine varılan 2422 sayılı kanunun henüz tasarı halinde olduğu günlerde de cesaret ve basiretini kullanarak bugünkü devlet büyüklerimize sayfalar dolusu telgraflar göndermek, basına gerekli açıklamalar yapmak ve davet edildiğimiz Milli Güvenlik Konseyi Sosyal İşler Komisyonunda samimi görüş ve haklı isteklerimizi ortaya koymak suretiyle, işçi emeklilerinin müşterek sorunları Cemiyetimiz tarafından gereği gibi savunulmuştur. Fakat, sonuç yine değişmemiş, 2422 sayılı kanun, sırf mensubu olduğumuz Sosyal Sigortalar Kurumunun
mali imkansızlıkları gerekçesiyle malul olarak ortaya çıkmış ve işçi emeklisini boynu bükük bırakmıştır.

Sayın Devlet Büyüklerimiz ve özellikle muhterem şahsına karşı büyük saygı hisleriyle meşbu olduğum Sosyal Güvenlik Bakanımız sayın Sadık Şide’nin üstün insanlık meziyetlerine ve geniş
toleranslarına sığınarak, 2422 sayılı kanun hakkındaki şu naçiz görüşümü tekrar ortaya koymak ve lütfedecekleri cevaplarla da tatmin olarak ilgililere teşekkürlerimiz sunmak istiyorum.

1-2422 sayılı kanunla, işçi emeklilerinin aylıkları mevcut gösterge tablosuna intibak ettirilmek suretiyle meydana gelecek gelir artışından, çalışırken yüksek seviyede prim ödeyen çok mahdut sayıdaki bir kısım emeklimiz belki tatmin olacak, fakat büyük çoğunluğu teşkil eden ve esasen maaşı az olduğu için geçim sıkıntılarının ağır yükü altında ezilen büyük bir toplum, maalesef bu
intibaktan istifade edemeyecektir.

2-2422 sayılı kanun, 1978 yılından beri toplumumuz arasında maddi ve manevi huzursuzluklara neden olan mağduriyet ve ayrıcalıkları gidermemiş, kanayan yaramızı sarmamıştır.

3-2422 sayılı kanunun en belirgin kusuru, memur ve işçi emeklileri arasında esasen yıllardan beri devam eden ve sosyal adalet ölçüleri içerisinde kısmen kapatılması beklenen mesafeyi daha da açmış, işçi emeklisine ikinci sınıf emekli damgasını vurmuştur. Bu cümleden olarak:

  • a)Memur emekli gösterge tablosunun en yüksek seviyesi 985 rakamına ulaşırken, İşçi emeklisindeki en yüksek nokta 810 olmuştur.
  • b) Devletimizin bir atıfeti olan sosyal yardım, işçi emeklisini diğer emeklilere nazaran ayda 1000 lira geride bırakmıştır. (Üç aylık maaş döneminde 3000 Lira, işçi emeklisinin bütçesinde büyük önem taşımaktadır.
  • c) 2422 sayılı kanun, işçi emeklisini, çalışma hayatı boyunca prim ödeyerek vücut ve hayat verdiği SSK’ya yeniden prim ödemekle yükümlü kılmıştır. Halbuki; vatandaşın sağlık hizmetlerini yürütmek bir devlet olmakla beraber, diğer taraftan da ödediği primlerle SSK’nın taahhüt ve teminatı altında buluna emeklimizin yeniden hastalık sigortasına prim ödemekle yükümlü
    kılınması, toplumumuz tarafından büyük ölçüde yadırganmıştır.

Bu hazin tablo karşısında, hiç zannetmiyorum ki, sayın Bakanımızda huzur içerisinde olsunlar. En az bizler kadar sayın Şide’nin müteessir olduğuna inanıyorum. Sosyal hukuk devletimizde, sosyal adalete uygun olmadığı kanaatinde bulunduğumuz bu ayrıcalığın başlıca nedeni, SSK’nın içinde bulunduğu mali imkansızlıklar ise, bunun suçlusu ve sorumlusu işçi emeklisi değildir, yasal veya idari hatalar mevcutsa bu neticeden dolayı işçi emeklisi cezalandırılmayarak kurumu bugünkü hale getiren yasal hataların düzeltilmesi, mal ve para varlığının kurum tarafından değerlendirilmesine imkan verilmesi ve vatandaşın sosyal güvencesi için devlet katkısının behemal sağlanmasının zaruretine inanmaktayım.

Bütün bu tedbirler alındıktan sonra ve statü farkına bakılmaksızın, kederde ve sevinçte müşterek yaşam sürdürmesi gereken memleketimizin tüm emeklileri arasında hak ve menfaat tevzii kadar, vecibelerde de mevzuat eşitliğinin getirilmesinden sonra, çeşitli sebeplerle meydana gelecek yeni mali müzayakalar halinde kurumun ve hatta ülkemizin kalınması için gereken her türlü fedakarlığın en önünde, daima işçi emeklisi olacaktır.

2422 sayılı kanunla, işçi emeklisinin maruz kaldığı ayrıcalık ve mağduriyetleri en samimi duygularımla bir defa daha ortaya koyduktan sonra sayın Devlet Başkanımızın “Çıkması gereken kanunları kısa zamanda çıkartırız ve hatalı olduğuna inandığımızı da süratle düzeltiriz” şeklindeki beyanlarından ve sayın bakanımızın da 2422 sayılı kanunda hatalı görülen kısımların Haziran ayı
içerisinde mutlaka düzeltileceği hakkındaki samimi vaatlerinden cesaret alarak, en azından sosyal yardım eşitsizliği ile gösterge tabloları arasındaki büyük farkın giderileceğine ve emeklimizin tekrar prim ödeme yükümlülüğünden kurtarılacağına olan ümit ve inancın gönüllerimizde beslenmekte olduğunu ifade etmek isterim. Bütün bu düşünce, tenkit ve temennilerimize rağmen, haklı isteklerimiz kısa zamanda müsbet sonuçlara bağlanmasa dahi, haklılığımızın sayın Devlet Büyüklerimizce de kabul edildiğine inanıyor ancak memleketimizin içinde bulunduğu olağanüstü
ortamın tabii icabı olarak, bizden beklenen fedakarlıklara canı-gönülden katlanmayı bir vatan görevi sayıyor ve memleketimizi karanlık günlerden kurtaran ve dolayısıyla bizleri can güvenliği içerisinde huzurlu bir ortama kavuşturan bugünkü devlet yöneticilerimize milli birlik ve beraberlik ruhu içerisinde destek olmanın sonsuz gereğinin inancını taşıyan bir kardeşiniz olarak, bu asil kongremizde muhterem delegemizin toplum menfaatiyle ilgili konuşma ve eleştirilerinde her şeyden evvel, emeklimizin vakarına uygun ve memleket severlik duyguları içerisinde, kırıcı olmadan,
yapıcı davranışta bulunmaları temennisiyle hepinize saygılarımı sunuyorum.

Devamı: 5. OLAĞAN GENEL KURUL’DAN AKILDA KALACAK NOTLAR (4)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir